Yolun buradan sonrasını yürüyerek devam edeceğiz... Yolcu yolunda gerek. Yol bazen düz, bazen yokuş, bazen taşlı... İnsan bir yolcudur; kabirden haşre, oradan ebedi istirahatgahına gidecek garip bir yolcu. Daha önce hiç tanımadığı insanları kalp cüzdanında saklayacak kadar bir acube-i hilkat! Farkında olmasakta zaman şeridinde her an yol alıyoruz. Bazen makamlar elde edip; at sırtında gidiyoruz, bazen makamları kaybedip eşek sırtına razı oluyoruz. Yolcusu kadar yolu da garip olan bu serüvende illede makam diye tutturanlar, asıl kaybedenler; işte onlar oluyor! Tüm zorluklara rağmen hayatın cehd ve gayret ile anlam kazanacağını “ bilen ademoğlu ” her vasıta değiştirdiğinde bitmek bilmeyen bir enerji ile yoluna devam ediyor. Sen yola devam et yol sana öğretir; ne kadarda hakikatli bir söz! Zahiren kadercilik gibi gelse de aslında insanın bu hayat serüveninde her şeyin dizginini elinde tutamayacağını anlatan veciz bir ifade. Bir garip dedi; attan inip
Dünya, yaşadığı maddî-mânevî bir inkılâbın ayak seslerini bütün misafirlerinin anlayacağı dilden haykırıyor. Bahsi geçen haykırmanın dili bazen depremce, bazen yangınca, bazen virüsçe bazen vesaire… Elbette inkılâbın sebebi, maddî boyutta yeryüzünde tasarrufa yetkili insanoğlunun bulaşık elinin tesiri oluyor. Küresel ısınmanın zeminini hazırlayan; sera gazının fütursuzca salınımı, betonlaşmanın haddinden fazla ve plansızca dağılımı, dere yatakları ve göllerin yeri geldiğinde denizlerin bile hoyratça doldurulması, şehirlerin aşırı ısınması sonucu kar yağışlarının engellenmesi, deprem riski bulunan yerlerde yapılaşma ve bunlarla beraber insanlığın bıraktığı kirli atıklar insan elinin ne kadar kirlendiğinin göstergeleri. Eğer harıl harıl eli kanlı birilerini arıyorsa insan, evvela kendi ellerine baksa ve bir an önce suçunu kabul edip kendisine çeki düzen verse, illaki bu kötü gidişin bir çözümü bulunacak. Aslında yeryüzü özelinde kâinat muazzam bir düzen ve sistemin ürünü. Bas