Ana içeriğe atla

Modern Dünyanın Melabegahı



İnsanoğlu zaman ilerledikçe hıza menhus bir haz verip uzak yakın ilişkisini altüst ediyor. Kim derdi ki; uzak diyarlarda ki yakınlarımızla yanıbaşımızdaymış gibi konuşacağız ya da uzak mesafeler çeşitli ulaşım vasıtalarıyla yakınlaşacak...
Evet, kim derdi de biz inanırdık.
Uzak mesafeler yakınlaşıyor, iletişim artıyor ve bu yakınlaşmadan dolayı insanlık hiç olmadığı kadar yeni şeyler keşfediyor.
Zamanı hızlı yaşayan bizler ne yazık ki yanıbaşımızdakilere uzaklardakiler kadar değer vermeyi çok görüyoruz. Uzaktakilerin kusurları, eksiklikleri uzak kaldığı; mükemmellikleri güzellikleri yakınlaştığı ve yakınlarımızda da bu hal makusen mütenasip bir hal aldığı için bize daha bir ırak kalıyor.
Bunun en bariz örneklerini sosyal medyada yaşıyoruz. Suretperestlik, kafiyeperestlik, insanlara güzel görünme, emanetçisi olduğu en ufak bir değeri dahi iyi pazarlama gibi muazzam bir hal aldı medyanın sosyali.

Boy boy fotoğraflar, edebiyatlı sözler, bugün ne yedikler, şu anda nerdeler an ve an paylaşılıyor. 

Ehli dünya kendisine zahiren mutantan ama hakikatinde kof bir melabegah bulmuş görünüyor. Ehli diyanetinde bu hayal dünyasında ki irşad hareketleri de gözle görülür durumda. Ehli diyanet tarafında kurumsal çalışmalar alkışı hakettiği kadar şahsi güzellemeler ve kişiyi pazarlamalar son derece sakıncalı olduğu kanaatinde olduğumu şimdiden söylemek istiyorum.
Hakikat düsturları ile hareket edenler, şahıs odaklı çalışmalardan ziyade şahsı maneviyi esas alan hareketlerin, ağır ilerlese dahi, daha sağlam olduğunu haberdardırlar. Ne yazık ki ehli dünyanın şahıs merkezli çalışmaları, dur şunları bir yola getireyim gibi fevri çıkışları da yutup büyüdüğü aşikar.

Hayatı sanal bir alanda yaşayan daha aklını kaybetmemiş insanlara bir ders olarak kabul edebilirsiniz bu ifadelerimi!

En kötüsü de harem selamdan bihaber olan bu alanın; nice takva ehlini yerle bir ettiği.

Dışarı çıktığında harama nazar etmesin, günaha girmesin diye arkadaşı yanından eksik olmasın tavsiyesini yaptığımız gençler burada yapayalnızlar. Günaha daha rahat girebiliyor ve harama daha kolay bakabiliyorlar.
Bu oyunun içerisinde olan her bir kişi paylaştıklarını herkesin gördüğünü bilmiyor gibi davranıyor ama bu işin aslı; herkesin gördüğünü bilmenin verdiği hazdan başkası olmuyor ne yazık ki. En tehlikelisi de mahrem olması ve mahrem kalması gereken meselelerin afişe edilmesi olsa gerek.
Ülkeler yıktığını, rejimleri değiştirdiğini bildiğimiz sosyal medyanın bu ülkede de sahip olduğumuz en büyük değer olan cemaatleri parçaladığını içimiz parçalanarak müşahede ediyoruz. Yavaş yavaş, sinsi sinsi hareket eden bu sanal alemin değer verdiği en büyük şey ben inancı.
Biz ol/amamak bu melabegahın en haz verici yanı.
Evet, hızlandık; değerlerimizi kaybederek hızlandığımız aşikar ama!
Kadın, erkek ayrımı bir anlam ifade etmediği gibi gençlerimiz bu alemde yapayalnız ve savunmasız. En vahimi de herkesin gördüğünü bilmek hazzı cemaatleri paramparça ediyor.
Ey ehli diyanet, ey kardeşlerim, ey nefsim ittihadınızı, takvanızı, hareminizi her yerde muhafaza ediniz vesselam.


Yorumlar

en çok okunanlar

Elmas ile Kömür Farkı

Nurun müellifi, asrın bedîsi acibdir; Nurun satırlarında imtihan sırrını izah ederken elmas ile kömür ikilisini kullanır. Sathî bir nazarla, birbirine benzeyen insanoğlu aslında imtihan sırrı gereği birbirinden tefrik edilir. Sıralamalar belirlenir, hediyeler verilir, sonuçlar açıklanır, kazanana mükâfat verilirken, kaybeden mücâzata çarptırılır. Tabiri diğerle Ebubekirler Ebucehillerden ayrılır. Tabiri bir diğerle, elmasla kömür belli olur. Peki nedir bu elmasla kömür farkı? Niçin, başka madenler değil de, bu cevherler nazara sunulmuş? Klasik yaklaşımda elmas ve kömür aynı maddeden müteşekkil olmasına rağmen, atomlarındaki diziliş farklı olması kıymetinde uçurumlar barındırmasına sebep olmuştur. Beşerde bahsi geçen maddeler gibi yapısı aynıdır. Topraktan yaratılmıştır ve aynı zamanda nevî insan etten ve kemikten ibarettir. Beşerin kıymetinin ortaya çıkması için nasıl imtihan gerekiyorsa; elmasın da elmas olabilmesi için sıkıştırılması gerekiyor. Velhasıl; imtihan ve sıkıştırılma bir

Küfre Yardım ve Yataklık

İmanı hakkal yakin mertebesine çıkarma ve imanları takviye etme çalışmalarının geneline iman hizmeti denilir. Dolayısıyla hizmet ediyorum tabiri, imanın cereyanında olanlar tarafından dillendirildiğinde bahsi geçen mânâ akla gelmelidir. Şimdilerde hizmet etme telâffuzunun altı boşaltılmaya çalışılsa da hiç olmazsa bizler, Risale-i Nur müntesibleri olarak, bu kavramı koruma derdinde olmalıyız. Bu kısa izahattan sonra temelini doğru anladığımız binanın başka bir mevzuuna giriş yapabiliriz. Hizmet zamanların da nefsini atıl bırakmak, geri planda kalmak, tembellik etmek, bananecilik tavrı sergilemek… Diğer bir ifade ile ücret ve mükâfat zamanlarında; yani menfaatin dağıtılma zili çaldığında en ileride olmak, “ben buradayım” demek, rekabet içerisine girmek… Düşünün ki bu para olabilir, makam olabilir, herhangi bir lezzet olabilir...! Bediüzzaman, bu garip hali dalâlet olarak tanımlar. Yoldan çıkmak mânâsına gelen bu ifadeyi, iman cereyanından sapmak olarak anlarsak h

Bataklıktan Bir Adım Önce

Dinin siyasete alet edildiği bir yerde; din çatısı altında ne varsa hemen hepsi siyasetin, yani menfaatin , yalanın aleti olmaktan kendini muhafaza etmesi pek mümkün görünmemektedir. Siyasette dini kullananlar, siyasette ırkı kullananlar, siyasette dinsizliği kullananlar vesair için din, dinsizlik, ırk araç olmaktan başka herhangi bir değer taşıdığına inanmayanlardanım. Kezalik kendi menfaatleri söz konusu olduğunda hemcinslerini öteleyenler, ötekileştirenler bahsi geçen iddiamın muhatabıdırlar. Demiyor mu ki, elinde Kuran ile dövüşenlerden birisi düşerken Kuranı muhafaza etmek için diğerine uzat/amıyor oradan anlıyoruz ki;  düşenler, değer kaybedenler, makama müptela olanlar, korkunun esiri olanlar kendileri ile beraber “kullandıkları ar\maçların hiç ama hiç ehemmiyet vermiyorlar . Bunları zalim siyasetten bigane söylüyorum. Ki, üzüldüğüm için bazılarına çok acıdığım için mecburiyet tahtında söylüyorum. Acımak ifadesini yanlış algılamak  mecburiyetinde olanları uyarmak iç