Ana içeriğe atla

BAŞKASININ GÜNAHINA GÜLENLER…

Kadınlar bizim baş tacımız. Elbette bu âlemde güzellik ve sanatın, hüsün ve cemalin en belirgin misalleridir onlar. Dolayısıyla bizim için -biraz sloganvari olacak ama- dünya kadınlar günü bir gün değil her gündür.
Toplumlar kadının kıymetini bildiği ölçüde değer kazanırlar. Zira toplumu inşa eden en sağlam karakter hiç şüphesiz annelerdir. Değer biçme meselesi çok tartışamaya açık bir ifade olduğu için kadına mutlak hürriyeti rüşvet veren ahir zaman sapmış cereyanlarına inat kadının değerinin evinde olduğunu ve yine evinde anlaşılacağını şuraya not düşmek gerekiyor.
 Yine de dünya kadınlar gününün şefkat kahramanları cenahını tebrik etmekle beraber; bugünün nasıl çevreler tarafından deruhte edildiğini anlamak için yapılan yürüyüş ve kutlamalara bakmak yeterli olacaktır.
Siyasi gerilimin had safhada olduğu bir zamanda böyle kitlesel hareketin zaten tozdan nem kapan bir gurup tarafından alet edileceği, beni şaşırtmadı desem yeridir. Daha evvel yazılarımda da belirttiğim gibi inancım o ki; dini alet etme cereyanının alet edemeyeceği hiçbir şey yoktur. 
Gün bitti, biberler sıkıldı, taşkınlıklar yaşandı. Akşamına bir haber düştü portala, hemde videolu. Dünya kadınlar günü kutlayanlar ezanı taksimde ıslıkladılar, yuhaladılar diye. Ezana saygısızlık tehammül edilemez bir şey; lakin biz saygısızlığı var olan dini inhisarı altına alan bir gurubun mitinglerinde de müşahede ettik. Hayıflandık olmaz dedik ama oldu maalesef. Lakin bahsi geçen bambaşka bir şeydi! Adamlar pardon kadınlar ezanı direk hedef almışlardı. Neyse uzatmayalım meğer haber doğru değilmiş. Herkes atladığı ile kaldı. 
Sonucu bu kadar kısa kesmemin sebebi halipürenvalimize bir atıftır sakın hafife alınmasın!
Velev haber doğru olsun! 
Aslen beni ilgilendiren konu başka. Yaşananları düşünürken Bediüzzaman’ın Eskişehir hapsinin penceresinde Cumhuriyet Bayramı esnasında kız çocuklarının halini seyrederken düştüğü durum aklıma geldi. Akıbeti düşünürken hemde kendisi ile maddeten herhangi bir alakası olmayan insanların akıbetini düşünürken gözyaşlarına boğulan bir adamın hali gözlerimin önünde belirdi. Bir de bu çok vahim hadisenin karşısında ne yapacağını şaşırmışların durumu.
Ağızdan salyalar akıtırcasına galiz küfürler eden, Müslümanlığını hiçte meşru olmayan yollarlar gösterme gayreti içerisinde olan, karşısındakini düşman belleyen,  zevattan bahsediyorum. Nihayet soruyorum ne oluyoruz beyler?  Neyin kavgasını yaşıyorsunuz. Allah aşkına ne alıyorsunuz sabah akşam tok karnına?
Bu bir bakış açısı yanlış yerlere de çekilebilir. Lakin var olan bir olaydan hikmet devşirmek bizim vazifemiz. Bu sözümü tozu dumana katan, her ihtimali kendi lehine çevirmeye çalışan kuvvetli cereyanlardan bigane söyüyorum. 
Diğergamlıktan uzaklaşılıyor. Başkasının günahına ağlayan adamlardan başka taraflara evriliyor durum. Biraz hapishanenin penceresinde başkasının günahına ağlayan adamın hali ile olaylara nazar etmemiz gerekiyor. Tamam,  binlerce kadın içinde garip garip insanlar da var. Bu topluluk özgürlük için değil nefsin köleliği için yürüyüş yapıyor, ona da tamam. Ne yazık ki; karşısında düşman bellediği kesimlerde dam üstünde kenara sıkıştırılan adam misali baskıdan beri durmuyor hiç.

Yorumlar

en çok okunanlar

Attan İnememek!

Yolun buradan sonrasını yürüyerek devam edeceğiz... Yolcu yolunda gerek. Yol bazen düz, bazen yokuş, bazen taşlı... İnsan bir yolcudur; kabirden haşre, oradan ebedi istirahatgahına gidecek garip bir yolcu. Daha önce hiç tanımadığı insanları kalp cüzdanında saklayacak kadar bir acube-i hilkat! Farkında olmasakta zaman şeridinde her an yol alıyoruz. Bazen makamlar elde edip; at sırtında gidiyoruz, bazen makamları kaybedip eşek sırtına razı oluyoruz. Yolcusu kadar yolu da garip olan bu serüvende illede makam diye tutturanlar, asıl kaybedenler; işte onlar oluyor! Tüm zorluklara rağmen hayatın cehd ve gayret ile anlam kazanacağını “ bilen ademoğlu ” her vasıta değiştirdiğinde bitmek bilmeyen bir enerji ile yoluna devam ediyor. Sen yola devam et yol sana öğretir; ne kadarda hakikatli bir söz! Zahiren kadercilik gibi gelse de aslında insanın bu hayat serüveninde her şeyin dizginini elinde tutamayacağını anlatan veciz bir ifade. Bir garip dedi; attan inip ...

ASRI AHİR PARADOKSALINDAN ACİL ÇIKIŞ!

Dine düşman ehli dalâletin yol göstericisi şeytanın, en sevdiği hal müşevveşiyettir. Herbir şeyin karışık olması, tersyüz edilmesi, aradığını bulamama hali; enfusî ve afakî olarak sonun başlangıcı demektir. Taki insanın hedefe ulaştıracak bir yol göstericisi ve bir urvetil vuskası olmasın! Toplumlar nasıl karışır sorusunun cevabı, insanın kendi iç âleminde karışmış olmasında gizlidir. Toplum bilimciler ve ahlâkiyyunlar çok uzaklarda aradıkları sorunun cevabını evvellen kendilerine sorsalardı muhtemelen “kurunu vusta”da tedbir alma ve tedavi etme safhasına geçebilirlerdi. Başta bir diğer yol göstericilerden bahsetmiştik buna mukabil, insanın hayatta üzerine inşa ettiği/edebileceği bazı prensipleri tabiri ahsenle düsturları olması icap ediyor. Üzülerek ifade etmek gerekirse toplumun ekseri, düstur edinmek ve hayatına bir yön vermenin aksine -pazarda mal seçer gibi- rüzgâra göre gidenlere, sesi diğerlerine nazaran çok çıkanlara tabi olmayı marifet zannediyor. Bataklıktan çık...

Küfrü kesen tılsım!

Şefkat, karşılıksız sevgi anlamına gelmektedir. Aşktan daha keskindir. Keza aşk karşılık beklenen bir muhabbetin mukaddemesidir. Bu bağlam, şefkati aşktan daha keskin ve daha değerli kılmaktadır. Şehadet aleminde hava gibi, su gibi, hayat gibi vesaireler kadar şefkat de bol miktarda -anneler başta olmak üzere- sağanak sağanak yağdırılmıştır. Belki Cennette var olan ırmaklardan biri de şefkat akacaktır. Kim bilebilir ki? Su gibidir şefkat, girdi mi demirin içine, zamana bakar her şey, paramparça kesilir. Hava gibidir şefkat, nefes aldırır insana, hayat vesilesidir. Bediüzzaman o çok değerli tarikının hatvelerine şefkat etmek eylem ve durumunu da almıştır.   Kimbilir belki Bediüzzaman, Allah katında aciz ve fakir olan Nurun talebesinden tefekkür mesleğini şefkat ruhuyla yapmasını istemektedir. Problemli bir asırdayız. İnsanlığın yıldızları bile bu asrın dehşetli aktörlerinden havf etmişler. Allahümme ecirna min… demişler defaatle. Fırtınalı b...