Yolcu yolunda gerek. Yol bazen düz, bazen yokuş, bazen taşlı...
İnsan bir yolcudur; kabirden haşre, oradan ebedi istirahatgahına gidecek garip bir yolcu.
Daha önce hiç tanımadığı insanları kalp cüzdanında saklayacak kadar bir acube-i hilkat!
Farkında olmasakta zaman şeridinde her an yol alıyoruz. Bazen makamlar elde edip; at sırtında gidiyoruz, bazen makamları kaybedip eşek sırtına razı oluyoruz. Yolcusu kadar yolu da garip olan bu serüvende illede makam diye tutturanlar, asıl kaybedenler; işte onlar oluyor!
Tüm zorluklara rağmen hayatın cehd ve gayret ile anlam kazanacağını “bilen ademoğlu” her vasıta değiştirdiğinde bitmek bilmeyen bir enerji ile yoluna devam ediyor.
Sen yola devam et yol sana öğretir; ne kadarda hakikatli bir söz! Zahiren kadercilik gibi gelse de aslında insanın bu hayat serüveninde her şeyin dizginini elinde tutamayacağını anlatan veciz bir ifade.
Bir garip dedi; attan inip eşeğe mi razı olacak? Olsun be kardeşim; yürüsün de bu yolda, diğerleri mühim değil.
Nice makam sahipleri kaybetti!
Uğruna İngiliz ve Fransızın serveti harcanacak bir yolda kim ne der, deyip yol kenarlarındekilere bakakalanlar işte biz, siz, onlar farketmez...
Siyer-i Nebide Müşriklerin ileri gelenlerinin Hz. Peygamber Aleyhisselatü Vesselamın nebiliğini inkar edememesinden; lakin kabul edenlerin sosyal statü farklılığını bahane ettiklerinden bahsedilir.
Biz ile onlar aynı mı yani? Evet, ey nefsim biz ve onlar aynı; ancak üstünlük takva ile...
Her türlü herzenin revaç bulduğu bir dönemde şahıslardan öte günaha, kebaire siper kursak atı da kurtarırız eşeğide; atın, eşeğin, vesairenin üstündekileri de!
Makamlara dikilen gözler; hiçten var olmayı tadınca, vardan hiç olmayı hazmedebilecekler mi acaba?
Yorumlar
Yorum Gönder