Ana içeriğe atla

Alçak İşler; Yanlış Kabuller

ALÇAK/LARIN İZİNDEN- 1

Lügat manası yerden uzaklığı az, yüksek karşıtı olan alçak kelimesinin birde sıfat, mecaz kullanımı var o da bile bile en kötü, en ahlaksızca davranışlarda bulunan, aşağılık, soysuz, namert, rezil, hain; anlamlarına geliyor. Epeydir dikkatimi çeken bu kelimenin Risale-i Nur’da izini sürmek için yine epeydir düşünüyordum; nasip  bu yazıyaymış. 

Nur Risalelerinde ekseriyet olarak sıfat manaları tercih edilen “alçak” kelimesinin yer yer özelliklerinden de bahsedilmesi ve şeytanlığa varan derekelerinin olması acib doğrusu. Alçak şeytan ama öyle alçakcıklar var ki; insanın aklı, hayali dumura uğruyor açıkçası. Ek olarak alçak işler diye tabir edilen bir mevzu var ki; bu ilk yazımızın konusunu teşkil ediyor.

Alçak; yani aşağı işlerden başlayalım; zira alçak işlerle meşguliyet, insan nazarında, “alçak işlerle meşgul olan zatında” bir bakıma alçak diye tabir edilen değersizleşmeye uğrayacağı düşüncesi hakim. Dolayısıyla bu meselede yaratıcı ile muhatabiyetini kendi eşya üzerindeki tasarrufu ile karıştıran insan mühim hataları barındıran çıkarımsallarda bulunabiliyor.

"Himmetin yüksek ve alçak kısımlarını tefrik eden mikyasın, iştigal ve ihtimamdan ibaret olduğunu düşünmüşlerdir. Yani, yüksek şeylere ihtimam edenin himmeti yüksektir, alçak işlerde iştiğal edenin himmeti alçaktır.” 

"Kıymet ve azametin, himmet nisbetinde olduğunu zannetmişlerdir. Hatta küçük veya alçak bir şeyi, yüksek ve büyük şahıslara isnad etmezler. Güya azîm insanlar, kıymeti olmayan şeylere tenezzül etmezler ve zayıf, küçük birşey, o büyük himmet ve azameti tahammül edemez."1
Bahsi geçen cümlelerde az önceki ifademizin güzel bir açıklaması olarak Nur Risalelerinde yerini alıyor. Bununla birlikte hayrı ve şerri yaratan Rabbi Rahimin her bir şeyle ayrı ayrı ilgilenmesi onun zaafına değil bilakis her şeye gücü yeten kudretine işaretlerdir.

İ'lem eyyühe'l-aziz! 
Ulûhiyetin azameti, izzeti, istiklâliyeti, herşeyin küçük olsun, büyük olsun, yüksek olsun, alçak olsun taht-ı tasarrufunda bulunduğunu istiyor. Senin hissetin veya hakaretin, Onun tasarrufundan hariç kalmasına sebep olamaz. Çünkü senin Ondan bu'dun varsa da, Onun senden bu'du yoktur. Veya senin bir sıfatının hakareti, vücudunun hakaretini istilzam etmez. Veya mülk cihetinin mülevves olması, melekût cihetinin de mülevves olmasını iktiza etmez. Ve keza, Hâlıkın azameti, çirkin şeylerin, tasarrufundan çıkmasını istilzam etmez. Bilâkis, azamet-i hakikiye, icad hususunda infiradı, tasarruf cihetiyle de ihatayı iktiza eder.2

Bu nokta’i nazardan bakamayan insan da Rabbi Rahimin Ezeli Kelamında bahsettiği sivrisinek misalini dinlediğinde imanına iman katması gerekirken küfrün derekelerine düşüp alçaklığına alçaklık katmaktadır. Rabbi Rahimin, alçak işler diye tabir ettiğimiz herbir şeyle ilgilenmesinin hikmetini aşağıdaki satırlar başka izaha ihtiyaç bırakmıyor.

...Evet, bu temsilât, temiz ve yüksek ruhları, mülevves ve alçak ruhlardan tefrik içindir. Bu da, yüksek istidatları neşvünemalandırmakla pis istidatlardan temyiz içindir. Bu dahi, sağlam fıtratları, mücahede ile, bozuk ve hasta fıtratlardan ayırmak içindir. Bunu da, imtihan-ı beşer istilzam ediyor. Bunu dahi, sırr-ı teklif iktiza etmiştir. Teklif ise saadet-i beşer içindir. Saadet ise tekemmülden sonradır.3

Dolayısıyla anlıyoruz ki alçak işlerle ilgilenmek insan ve yaratıcı düzleminde epey bir farkı açığa çıkarıyor. İnsan ne ile meşgul olursa bir bakıma o olmaya başladığı için sıradan tabir ettiği, alçak diye yanaşmadığı şeyler bir bakıma onun seviyesini aşağılara çekmeye başlıyor. Rabbi Rahim düşünüldüğünde durum epey farklılaşmaya başlıyor; çünkü O’nun azameti ve tasarruf etmesi yani kudret ve iradesi alçak gibi görünen işleri de gerektirmektedir.  

Bu noktada önemli bir ayrımı yapmak mecburiyetinde hissediyorum kendimi. Zira; zihinler bu hassas noktada mühim meseleleri birbiri ile iltibas edebilir.  Bahsettiğimiz alçak işler, insan nazarında alçakmış gibi görünüyor; halbuki meselenin derinine indiğimizde büyük hikmetler, gayeler barındırıyor. Nihayet, alçak diye yanaşmadığımız her bir şey külli hikmetlerin uçları olmaktadırlar.

Kaynakça:
  1. İşârâtü'l-İ'câz - Bakara Sûresinin yirmi altı ve yirmi yedinci âyetlerinin - Sayfa 207

  2. Mesnevi-i Nuriye - Şemme - Sayfa 163

  3. İşârâtü'l-İ'câz - Bakara Sûresinin yirmi altı ve yirmi yedinci âyetlerinin - Sayfa 213


Yorumlar

en çok okunanlar

Attan İnememek!

Yolun buradan sonrasını yürüyerek devam edeceğiz... Yolcu yolunda gerek. Yol bazen düz, bazen yokuş, bazen taşlı... İnsan bir yolcudur; kabirden haşre, oradan ebedi istirahatgahına gidecek garip bir yolcu. Daha önce hiç tanımadığı insanları kalp cüzdanında saklayacak kadar bir acube-i hilkat! Farkında olmasakta zaman şeridinde her an yol alıyoruz. Bazen makamlar elde edip; at sırtında gidiyoruz, bazen makamları kaybedip eşek sırtına razı oluyoruz. Yolcusu kadar yolu da garip olan bu serüvende illede makam diye tutturanlar, asıl kaybedenler; işte onlar oluyor! Tüm zorluklara rağmen hayatın cehd ve gayret ile anlam kazanacağını “ bilen ademoğlu ” her vasıta değiştirdiğinde bitmek bilmeyen bir enerji ile yoluna devam ediyor. Sen yola devam et yol sana öğretir; ne kadarda hakikatli bir söz! Zahiren kadercilik gibi gelse de aslında insanın bu hayat serüveninde her şeyin dizginini elinde tutamayacağını anlatan veciz bir ifade. Bir garip dedi; attan inip ...

Kim Kazanacak!

Dünya hızlı bir maratonun son metrelerinde gibi hareket ediyor. İnsanlık bu hengâmede ya İslamiyet’e koşuyor ya da kıyamete. Son demde yaşananlar; nezafeti öncelemeler, birbirinin halinden anlamalar, yaptığı yanlışlardan dolayı üzgün olduğunu ifade etmeler yaşanılan hadiselerden ders alınıyor oluşunun tezahürü elbette. Öyle herkesin bu hesaplaşmaya gireceğini elbette kimse beklemiyor; zira biz biliyoruz ki, toplumun yüzde sekseni ehli tahkik değil. Değil ama tahkik olmayanların önemli bir zaafı var, onlara vicdanlarından tevarüs eden.  Ehli tahkik olan, olayları doğru ve istikametli analiz edenlerin peşinden gitme gayreti. Bu gayret özellikle bu zamanda umut vadediyor. İstikbalde en yüksek gür seda İslamiyet’in olacak sözü tahakkuk ediyor dersek hiçte yanılmış olmayız. Elbette uzaklarda bir yerlerde birileri menhus ruhunu yaymak için çeşitli planlar çeviriyor ama tuzak kuranların en hayırlısı Rabbi Rahim itikadı içinde olanlar; kâinatı velveleye veren hadisat...

BAŞKASININ GÜNAHINA GÜLENLER…

Kadınlar bizim baş tacımız. Elbette bu âlemde güzellik ve sanatın, hüsün ve cemalin en belirgin misalleridir onlar. Dolayısıyla bizim için -biraz sloganvari olacak ama- dünya kadınlar günü bir gün değil her gündür. Toplumlar kadının kıymetini bildiği ölçüde değer kazanırlar. Zira toplumu inşa eden en sağlam karakter hiç şüphesiz annelerdir. Değer biçme meselesi çok tartışamaya açık bir ifade olduğu için kadına mutlak hürriyeti rüşvet veren ahir zaman sapmış cereyanlarına inat kadının değerinin evinde olduğunu ve yine evinde anlaşılacağını şuraya not düşmek gerekiyor.  Yine de dünya kadınlar gününün şefkat kahramanları cenahını tebrik etmekle beraber; bugünün nasıl çevreler tarafından deruhte edildiğini anlamak için yapılan yürüyüş ve kutlamalara bakmak yeterli olacaktır. Siyasi gerilimin had safhada olduğu bir zamanda böyle kitlesel hareketin zaten tozdan nem kapan bir gurup tarafından alet edileceği, beni şaşırtmadı desem yeridir. Daha evvel yazılarımda da belirttiğim ...