Ana içeriğe atla

Yalan/cıdan Gelecek Hayır...



Öyle lafı kıvırmadan, kitabın ortasından söyleyelim müslüman yalan söylemez. Mana-i muhalifi ile düşünüp; o zaman yalan söyleyen müslüman değildir sonucuna varılır mı, bu boyutunu ehli kimseler karar versin. Bildiğimiz bir şey var ki; kizb yani yalan küfrün esası, nifakın alameti, yalancının Kudret-i Rabbaniyeye iftirası ve Rabbin hikmetlerinin zıttıdır.

Biz, ben, sen müslüman olduğumuzu iddia ediyorsak yalandan uzak durmamız gerektiğini, sözüne güvenilir olmamız gerektiğini, emin olanın ümmetine yakışır bir şekilde hayat idame etmemiz gerektiğini bilmemiz gerekiyor.

Bilmek yetmiyor tabi; zira bilenler helak oldu, ancak bildiğini yaşayanlar müstesna...

Yalan ve doğruluk o kadar ayrı ki birbirinden küfür ve imanın turnusolu  kabul edilir.

Alem çarşısı o kadar karmaşık bir yapıda ki; omuz omuza verdiğin hak dava edenlerin yalan söylemesi bahsi geçen karmaşıklığın birinci alameti olarak göze çarpıyor.

""Kişiye, yalan olarak, her duyduğunu anlatması yeter!" Hadisini dinlerken nasıl bir haleti ruhiye yaşıyoruz ki; tesir etmiyor, inanın anlamakta güçlük çekiyorum.

Yalan bütün saltanı ile aramızda geziyor ve biz birşeyler yapamıyoruz ya işte yürek orada cız ediyor.

Bu satırları okuyan ekseriyet başkasına 'okuduğu' ve bu satırları yazan fakir başkalarına 'yazdığı' için tesir etmeyecek biliyorum; lakin bir gün o ekseriyetten birilerinin veya benim aklımız başımıza gelirse bu satırlardan ders alırız diye yazıyorum.

Sizi bilmem ama ben bir çıkmazın içinde gibi hissediyorum kendimi. Kişi etrafını kendisi gibi bilir hakikatinden mi bilinmez; sizlerin de böyle bir çıkmazın içinde olduğunuzu düşünüyor, hiç olmazsa çıkış yolu çalışmalarına bir katkım olur diye yazıyorum.

Yalan ve doğruluk o kadar ayrı ki birbirinden küfür ve imanın turnusolu  kabul edilir. Dedim ya başta! 
İşte bu turnusolu kullanmak bazı noktalarda bize yardım edebilir. Avrupa'nın kafirlerini anladik da bu Asya münafıklarından kurtulmanın çaresi bu sır olarak görüyorum kendi kısır aklımla işte.

Orda, burda, şurda olmanız farketmez benim için; madem hazinenin taşınmasına gönül vermiş; o yüzden muhatabım için mekan veya toplumsal birliktelik ayrımı yapmıyorum. Lütfen, yalan söyleyenlerden uzak durun! En azından her ne sebep olursa olsun hayır/şer farkı gözetmeksizin madem yalan söylüyor o adamla/rla bir hayır gelmeyeceğini iyi bilin! Rabbi Rahimim, facirin üzerinden de bu dini yayar diye sabredin. Unutmayın; Allah sabredenlerle beraberdir.





Yorumlar

Yorum Gönder

en çok okunanlar

Attan İnememek!

Yolun buradan sonrasını yürüyerek devam edeceğiz... Yolcu yolunda gerek. Yol bazen düz, bazen yokuş, bazen taşlı... İnsan bir yolcudur; kabirden haşre, oradan ebedi istirahatgahına gidecek garip bir yolcu. Daha önce hiç tanımadığı insanları kalp cüzdanında saklayacak kadar bir acube-i hilkat! Farkında olmasakta zaman şeridinde her an yol alıyoruz. Bazen makamlar elde edip; at sırtında gidiyoruz, bazen makamları kaybedip eşek sırtına razı oluyoruz. Yolcusu kadar yolu da garip olan bu serüvende illede makam diye tutturanlar, asıl kaybedenler; işte onlar oluyor! Tüm zorluklara rağmen hayatın cehd ve gayret ile anlam kazanacağını “ bilen ademoğlu ” her vasıta değiştirdiğinde bitmek bilmeyen bir enerji ile yoluna devam ediyor. Sen yola devam et yol sana öğretir; ne kadarda hakikatli bir söz! Zahiren kadercilik gibi gelse de aslında insanın bu hayat serüveninde her şeyin dizginini elinde tutamayacağını anlatan veciz bir ifade. Bir garip dedi; attan inip ...

Kim Kazanacak!

Dünya hızlı bir maratonun son metrelerinde gibi hareket ediyor. İnsanlık bu hengâmede ya İslamiyet’e koşuyor ya da kıyamete. Son demde yaşananlar; nezafeti öncelemeler, birbirinin halinden anlamalar, yaptığı yanlışlardan dolayı üzgün olduğunu ifade etmeler yaşanılan hadiselerden ders alınıyor oluşunun tezahürü elbette. Öyle herkesin bu hesaplaşmaya gireceğini elbette kimse beklemiyor; zira biz biliyoruz ki, toplumun yüzde sekseni ehli tahkik değil. Değil ama tahkik olmayanların önemli bir zaafı var, onlara vicdanlarından tevarüs eden.  Ehli tahkik olan, olayları doğru ve istikametli analiz edenlerin peşinden gitme gayreti. Bu gayret özellikle bu zamanda umut vadediyor. İstikbalde en yüksek gür seda İslamiyet’in olacak sözü tahakkuk ediyor dersek hiçte yanılmış olmayız. Elbette uzaklarda bir yerlerde birileri menhus ruhunu yaymak için çeşitli planlar çeviriyor ama tuzak kuranların en hayırlısı Rabbi Rahim itikadı içinde olanlar; kâinatı velveleye veren hadisat...

BAŞKASININ GÜNAHINA GÜLENLER…

Kadınlar bizim baş tacımız. Elbette bu âlemde güzellik ve sanatın, hüsün ve cemalin en belirgin misalleridir onlar. Dolayısıyla bizim için -biraz sloganvari olacak ama- dünya kadınlar günü bir gün değil her gündür. Toplumlar kadının kıymetini bildiği ölçüde değer kazanırlar. Zira toplumu inşa eden en sağlam karakter hiç şüphesiz annelerdir. Değer biçme meselesi çok tartışamaya açık bir ifade olduğu için kadına mutlak hürriyeti rüşvet veren ahir zaman sapmış cereyanlarına inat kadının değerinin evinde olduğunu ve yine evinde anlaşılacağını şuraya not düşmek gerekiyor.  Yine de dünya kadınlar gününün şefkat kahramanları cenahını tebrik etmekle beraber; bugünün nasıl çevreler tarafından deruhte edildiğini anlamak için yapılan yürüyüş ve kutlamalara bakmak yeterli olacaktır. Siyasi gerilimin had safhada olduğu bir zamanda böyle kitlesel hareketin zaten tozdan nem kapan bir gurup tarafından alet edileceği, beni şaşırtmadı desem yeridir. Daha evvel yazılarımda da belirttiğim ...