Ana içeriğe atla

Oku ki şevkin kaçmasın!


İmana hizmetin en lüzumu teçhizatlarından birisi hiç şüphesiz şevktir.
Şevk; gayret, heyecan, istek, arzu, mutluluk, huzur vesair kelimelerden müteşekkil bir kale gibi. İmana olan hizmeti dolayısıyla imanı koruyan bir kale.
Şevk dolu olan Risale-i Nur müntesipleri, vazife olarak deruhte ettiği hizmeti külfet olarak görmez. Yaptığı işten zevk ve lezzet alır. İstenilen sonuca ulaşmak adına şevki olanlar olmayanlara nispeten hep pozitif, hep müspet, hep kıymetli kalacaklardır. Bahsi geçen kıymetliler etraflarının harekete geçmesine; kezalik imana hizmetin dalga dalga artmasına, yayılmasına, muhtaç gönüllere ulaştırılmasına hep ön ayak olacaklardır.
Meşhur bir söz var, Ashab'a atfedilen, onlar öndeler diye başlayan; işte o önde olanlar hayat atiyyesini taşıyan matiyyeler olarak şevkle dolup taşmaktadırlar.
Kıymeti neticeleri sayıldığında Rabbi Rahimin mükafat ve hediyelerine mazhariyet derecesine kadar ziyade olan şevkin, şevkli olmanın, şevkle dolmanın elbette bir çok ön şart ve gereklilikleri vardır.
Ulaşılabilirliği fevkalade kolay olan şevk halinin aynı zamanda ulaşılması bir o kadar zordur. Bu ifade çelişkili ve karmaşık gelebilir ama meselenin hakikati bu! Sani Hakîmi kainat üzerinde anlatan perdelerin, kimine kalın kimine de tül gibi ince olmasını hatıra getirirsek iddiamıza delil olabilir.
Gelgelelim şevke medar olan ve iman hizmetinin ben özelinde, varlığına demek çok iddialı olsa da, hiç olmazsa dolu dizgin devamına ait sebeplerine gücümüz nispetinde keşfetmeye ve bulmaya çalışalım.
Şevk ve gayrete ulaştıranlar listesinde en evvel zikredebilceğimiz hiç şüphesiz dolmayan taşamaz, yanmayan yakamaz haşiyesi ile imanın ziyadeleştirilmesi.
Îman mertebelerinde ki cihanpaha derecede kıymetli basamakları birer birer çıkmanın bu zamanda en kolay ve istikametli ve selametli yolu Nur Risâlelerini bol bol okunmasıdır. Dolayısıyla birinci madde şevk için okumalıyız. Okumak yetmez homurdanmalarına cevap olarakta; müzakere, mütalaa, yazı, sohbet vesair şerh izah ve tanzim çalışmalarını mümkün olduğu kadar çok katılmamız gerektiğini şuraya not düşelim.
Evvelen zikredilen madde bütünü kapsadığını Nur Risâlelerini eskiden tanıyanlar için söylemeye bile gerek yok aslında. Bu yazımızla tanışanlar için, kısa bir açıklamak yapmak gerekirse; Nur Risalelerini okuyanlar kelime kelime imanı bahisleri okuduğu gibi sayfa sayfada tekvini ayet ve sayfaları okuduğunu; dolayısıyla okumanın adından ziyade ifade ettiklerinin çok daha derin olduğunu söyleyebiliriz.
Bir diğer nokta şevke medar arkadaşların kazanılmasından ziyade şevk ve gayreti kıran arkadaşlıklardan uzak durmak gerektiğidir. Zira biz biliyoruz ki, bir yeri düzenlemeden ve yeni yeni şeyler almadan evelemirde yapılacak şey, kir ve süprüntüleri temizlemektir. Hem takva ve amel-i salih esaslarına bambaşka bir boyut kazandıran Nur Risalelerinin; takvanın amel-i salihi de kapsayan bir hakikat olduğu izahatını, bu cihetten uygulama sahasına dahil edebiliriz.
Okumanın evrad ve ezkarıda kapsadığını ve şevkin ziyadeleşmesi için özellikle cevşeni azda olsa devamlı okumanın ne kadar tesir edeceğini  ifade etmezsek eminim bir şeyler eksik kalırdı.
İman hizmetinde şevkim kırıldı, artık yaptıklarım ve yapacaklarım içimden gelmiyor; tarzı hal ve hareketlerinde nefsin aldatmacası olduğunu bilmek insana hakikaten kuvvei maneviye takviyesi yapıyor. İbadet ve amel ve say’larımızda bazen isteksizliğin varlığını nefsimle beraber birçok kardeş ve abimde müşahede ettiğimden dolayı teminat vererek şunu iddia edebilirim. Bu isteksizlik ve zahiren şevksizlik aslında bir başkalaşımın daha doğrusu bir terakkinin ve kemalatın adımlarıdır. Misal vermek gerekirse nasıl ekmek yapmak için bazı aşamalardan geçilir bazıları çok kolay bazıları çok zordur. Una dokunmak insana mutluluk verirken fırına yaklaşmak sıkıntı ve darlık verir aynen öylede ubudiyet hayatında bazen bu haller olur. Mühim olan bu durumun hakikatini bilmek ve isteksizde olsa devam etmek olacaktır.

Ta’dat etsek sayfalar dolusu hakikatlere gebe olacak bu yazımıza şimdilik bu kadarı ile iktifa edelim. Rabbi Rahim şevke medar hasiyetler taşıyan okumaları ve arkadaşlıkları ve en ziyade halleri nasib etsin.

Yorumlar

en çok okunanlar

Attan İnememek!

Yolun buradan sonrasını yürüyerek devam edeceğiz... Yolcu yolunda gerek. Yol bazen düz, bazen yokuş, bazen taşlı... İnsan bir yolcudur; kabirden haşre, oradan ebedi istirahatgahına gidecek garip bir yolcu. Daha önce hiç tanımadığı insanları kalp cüzdanında saklayacak kadar bir acube-i hilkat! Farkında olmasakta zaman şeridinde her an yol alıyoruz. Bazen makamlar elde edip; at sırtında gidiyoruz, bazen makamları kaybedip eşek sırtına razı oluyoruz. Yolcusu kadar yolu da garip olan bu serüvende illede makam diye tutturanlar, asıl kaybedenler; işte onlar oluyor! Tüm zorluklara rağmen hayatın cehd ve gayret ile anlam kazanacağını “ bilen ademoğlu ” her vasıta değiştirdiğinde bitmek bilmeyen bir enerji ile yoluna devam ediyor. Sen yola devam et yol sana öğretir; ne kadarda hakikatli bir söz! Zahiren kadercilik gibi gelse de aslında insanın bu hayat serüveninde her şeyin dizginini elinde tutamayacağını anlatan veciz bir ifade. Bir garip dedi; attan inip ...

ASRI AHİR PARADOKSALINDAN ACİL ÇIKIŞ!

Dine düşman ehli dalâletin yol göstericisi şeytanın, en sevdiği hal müşevveşiyettir. Herbir şeyin karışık olması, tersyüz edilmesi, aradığını bulamama hali; enfusî ve afakî olarak sonun başlangıcı demektir. Taki insanın hedefe ulaştıracak bir yol göstericisi ve bir urvetil vuskası olmasın! Toplumlar nasıl karışır sorusunun cevabı, insanın kendi iç âleminde karışmış olmasında gizlidir. Toplum bilimciler ve ahlâkiyyunlar çok uzaklarda aradıkları sorunun cevabını evvellen kendilerine sorsalardı muhtemelen “kurunu vusta”da tedbir alma ve tedavi etme safhasına geçebilirlerdi. Başta bir diğer yol göstericilerden bahsetmiştik buna mukabil, insanın hayatta üzerine inşa ettiği/edebileceği bazı prensipleri tabiri ahsenle düsturları olması icap ediyor. Üzülerek ifade etmek gerekirse toplumun ekseri, düstur edinmek ve hayatına bir yön vermenin aksine -pazarda mal seçer gibi- rüzgâra göre gidenlere, sesi diğerlerine nazaran çok çıkanlara tabi olmayı marifet zannediyor. Bataklıktan çık...

Küfrü kesen tılsım!

Şefkat, karşılıksız sevgi anlamına gelmektedir. Aşktan daha keskindir. Keza aşk karşılık beklenen bir muhabbetin mukaddemesidir. Bu bağlam, şefkati aşktan daha keskin ve daha değerli kılmaktadır. Şehadet aleminde hava gibi, su gibi, hayat gibi vesaireler kadar şefkat de bol miktarda -anneler başta olmak üzere- sağanak sağanak yağdırılmıştır. Belki Cennette var olan ırmaklardan biri de şefkat akacaktır. Kim bilebilir ki? Su gibidir şefkat, girdi mi demirin içine, zamana bakar her şey, paramparça kesilir. Hava gibidir şefkat, nefes aldırır insana, hayat vesilesidir. Bediüzzaman o çok değerli tarikının hatvelerine şefkat etmek eylem ve durumunu da almıştır.   Kimbilir belki Bediüzzaman, Allah katında aciz ve fakir olan Nurun talebesinden tefekkür mesleğini şefkat ruhuyla yapmasını istemektedir. Problemli bir asırdayız. İnsanlığın yıldızları bile bu asrın dehşetli aktörlerinden havf etmişler. Allahümme ecirna min… demişler defaatle. Fırtınalı b...