Ana içeriğe atla

Yenilik Yapayım Derken; Eline Yüzüne Bulaştırmak


Meryem oğlu İsa’ya (as.) peder arayışı içerisinde olan ve hınzır etinin bir cihette yenilebilirliğini iddia eden bir adam. Üstelik bir doktor, yani anlayacağınız çok okumuş. Belli ki bir arayış içerisinde. İslamı uzak diyarlara taşımanın derdi sarmış biraz. Cebinde ki sönük feneri ile ecnebiler mabeynimizde olan zifiri karanlıkları aydınlatma ve kırık dökük küreği ile ehli dünyanın bizim aramızda açtığı derin uçurumları doldurma gayretinde. Nafile ve beyhude olması canlarımızı sıkmakta. Çok iyiler vardır iyilik zannı ile kötülükler yapar hakikatinin ete kemiğe bürünmüş hali bu. Uzak diyarlardan değil bizim dünyamızdan birisi.

Bu adam dokuzuncu lemada geçiyor, fihristinde de kendine yer bulmuş. Bahtiyar doktorlar zümresine bu yaklaşımı ile gireceği pek mümkün değil. Zira yanlış yerlerde kürek sallanmakta. Öyle ya; istikameti şaşmış bir kamyonun kasası hazinelerle dolu olsa ne yazar?

Bazı meseleler vardır; her an, hava gibi su gibi ihtiyacınız olur. Bazı meseleler de zamanı geldiğinde ben buradayım der ve sizi sıcak güneşin kavurduğu bir zamanda akarsular gibi serinletir. Haşre, kadere, tevhide, nübüvvete, adalete, ubudiyete vesaire dair risaleler evvelen zikrettiğimiz dairenin içerisindedir. Müdafalara, mirasa, mezhebe, içtihada, içtimaiyata dair hükümlerde saniyen zikrettiklerimizin misali birkaç numunesidir. Yanlış anlaşılmasın önem sırası atfetmiyorum. Hepsi bir bütünün kıymetli parçalarıdır.

Misalen, bir zaman savaş ganimeti hakkında gayri müslimlerinin çocuklarının müslüman çocukları gibi olamayacağı zira onlar İslamiyet noktasında rabıta kurmuşlardır; izahının beni/bizi pek ilgilendirmediğini düşünürdüm. Gel zaman git zaman ehli diyanetin içerisinde görünen -bazen mutantan- savaşların vahim neticelerinin engellemek ancak bu mevzuyu kabul etmekte olduğunu görünce fazla ileri geri konuşmama kararı aldım ve vardır bir hikmeti diye okurken rastladığım duraklarda hikmet arayışıma böylelikle başlamış oldum.

Sözün özü, bir adam ancak bir konuda ihtisaslaşabilir. Diğer ilmi alanlara ancak tebei bir nazarla yani ancak meşguliyetini bina ettiği konusuna destek olabilir düşüncesi ile derinleşir. O yüzden her ben bilirim diyene başvurmak akıllıca olmadığı gibi biyolojide takıldığın konuları sıhhi tesisat öğretmeninden medet ummak da divaneliktir.

Maddi ilimlerle meşgul olan nazarlar maneviyata yavaş yavaş gabileşmeye başlar, sözünü zannımca çerçeveletip odamızın güzel bir yerine asmalıyız. Her tarafımızı saran iletişim araçları ile maruz kaldığımız çok çok önemli ünvanlara sahip; lakin her konuda bizlere yol gösterme cüretkarlığı içerisinde olanlara bir önlem kabilinden bu çok önemli.

Rabbi Rahim katında Meryem oğlu İsa’nın (as.) durumu Adem’in (as.) durumu gibidir. Her bahar mevsiminde yaratılan ve her an yenilenen mevcudatı görmüyor gibi daracık akıllarına sığmayan bu meseleyi bir peder arayışı içerisinde zahiri perdelere yakınlaştırmak, mutlak aciziyeti gülünç bir şekilde gözler önüne seriyor. Her şeye güç ve kudreti yeten bir zatı adi perdelere hapsetmek tabiattaki kanunlara ilahlık taksim etmenin diğer bir ifade şeklidir.

Hırsız çaldığı malları arkadaşları ile paylaşmak durumundadır. Öyle de şu maddi ilimlerle meşgul olan güruh, tecdit edeceğim derken kendi enaniyetlerinin nasıl kalınlaştığını son derece dikkatli nazarların ancak görebileceği titizlikle pazarlıyor. Biraz derinlemesini zihin haritamızı detaylandırdığımızda bizim de böyle hastalıklarımızın var olduğu hakikati tadavi için nurlarla meşguliyetin ziyadeşmesine bir teşvik olması en azından yanan sinemize su serpiyor.

Akıl nakille karşılaştığı zaman elbette akıl tercih edilir; lakin o akıl Hikmeti Kuran-i ile cihazlanmış ve Edebi Peygamberi ile temizlenmiş olması gerekmektedir. Şimdilerde gelecek ay ki elektrik faturasının derdinde olanların içtihad  diye yaygara koparması herşeyin izahı. Sel ve fırtınaların zamanında değil yeni pencereler, kapılar açmak; var olan delikleri de kapatmak lazım geliyor. Böyle fesadın ümmetin içerisine sel gibi aktığı bir zamanda dünyevileşme ile alude olmuş nazarlar nasıl semavi olan içtihada ellerini uzatabilir doğrusu anlamakta güçlük çekiyor insan!


Yorumlar

en çok okunanlar

Elmas ile Kömür Farkı

Nurun müellifi, asrın bedîsi acibdir; Nurun satırlarında imtihan sırrını izah ederken elmas ile kömür ikilisini kullanır. Sathî bir nazarla, birbirine benzeyen insanoğlu aslında imtihan sırrı gereği birbirinden tefrik edilir. Sıralamalar belirlenir, hediyeler verilir, sonuçlar açıklanır, kazanana mükâfat verilirken, kaybeden mücâzata çarptırılır. Tabiri diğerle Ebubekirler Ebucehillerden ayrılır. Tabiri bir diğerle, elmasla kömür belli olur. Peki nedir bu elmasla kömür farkı? Niçin, başka madenler değil de, bu cevherler nazara sunulmuş? Klasik yaklaşımda elmas ve kömür aynı maddeden müteşekkil olmasına rağmen, atomlarındaki diziliş farklı olması kıymetinde uçurumlar barındırmasına sebep olmuştur. Beşerde bahsi geçen maddeler gibi yapısı aynıdır. Topraktan yaratılmıştır ve aynı zamanda nevî insan etten ve kemikten ibarettir. Beşerin kıymetinin ortaya çıkması için nasıl imtihan gerekiyorsa; elmasın da elmas olabilmesi için sıkıştırılması gerekiyor. Velhasıl; imtihan ve sıkıştırılma bir

Küfre Yardım ve Yataklık

İmanı hakkal yakin mertebesine çıkarma ve imanları takviye etme çalışmalarının geneline iman hizmeti denilir. Dolayısıyla hizmet ediyorum tabiri, imanın cereyanında olanlar tarafından dillendirildiğinde bahsi geçen mânâ akla gelmelidir. Şimdilerde hizmet etme telâffuzunun altı boşaltılmaya çalışılsa da hiç olmazsa bizler, Risale-i Nur müntesibleri olarak, bu kavramı koruma derdinde olmalıyız. Bu kısa izahattan sonra temelini doğru anladığımız binanın başka bir mevzuuna giriş yapabiliriz. Hizmet zamanların da nefsini atıl bırakmak, geri planda kalmak, tembellik etmek, bananecilik tavrı sergilemek… Diğer bir ifade ile ücret ve mükâfat zamanlarında; yani menfaatin dağıtılma zili çaldığında en ileride olmak, “ben buradayım” demek, rekabet içerisine girmek… Düşünün ki bu para olabilir, makam olabilir, herhangi bir lezzet olabilir...! Bediüzzaman, bu garip hali dalâlet olarak tanımlar. Yoldan çıkmak mânâsına gelen bu ifadeyi, iman cereyanından sapmak olarak anlarsak h

Bataklıktan Bir Adım Önce

Dinin siyasete alet edildiği bir yerde; din çatısı altında ne varsa hemen hepsi siyasetin, yani menfaatin , yalanın aleti olmaktan kendini muhafaza etmesi pek mümkün görünmemektedir. Siyasette dini kullananlar, siyasette ırkı kullananlar, siyasette dinsizliği kullananlar vesair için din, dinsizlik, ırk araç olmaktan başka herhangi bir değer taşıdığına inanmayanlardanım. Kezalik kendi menfaatleri söz konusu olduğunda hemcinslerini öteleyenler, ötekileştirenler bahsi geçen iddiamın muhatabıdırlar. Demiyor mu ki, elinde Kuran ile dövüşenlerden birisi düşerken Kuranı muhafaza etmek için diğerine uzat/amıyor oradan anlıyoruz ki;  düşenler, değer kaybedenler, makama müptela olanlar, korkunun esiri olanlar kendileri ile beraber “kullandıkları ar\maçların hiç ama hiç ehemmiyet vermiyorlar . Bunları zalim siyasetten bigane söylüyorum. Ki, üzüldüğüm için bazılarına çok acıdığım için mecburiyet tahtında söylüyorum. Acımak ifadesini yanlış algılamak  mecburiyetinde olanları uyarmak iç