Ana içeriğe atla

Aklı Önceleyen Akla Mugayyir Haller

Okuyorum bir türlü anlamıyorum. Risale-i Nur’la yeni tanışanların en büyük vartalarından birisidir bu!

Kimileri sırf bu vartadan dolayı uzun soluklu iman kurtarma hareketini, ne yazık ki; erken sonlandırdı. Kimileri de bekledi, bekledi ve sabrını nerelerde kullanacağını öğrenip Nurdan aldığı cihazlarla âlem-i asgarında mükellef olduğu cihad-ı ekberini bilfiil yerine getirdi.

Öte yandan; Nurları okuma ve anlama adına birçok kitap yazılmış ve yazılmaktadır. Allah onlardan razı olsun. İstifadeye medar birçok hakikati ve gidilecek birçok menfaatli yolu göstermişler. İstifade ve istifaza dileyenler bahsi geçen yardımcı kitaplara başvurabilirler. Biz de bu satırlarda belki onlarında tadat ettiği birkaç usûl ve yöntemle beraber, bu garip vartanın ya da haleti ruhiyenin mahiyetini sorgulamaya çalışalım.

Ehl-i dalâletin bu mevzunun anlaşılmıyor kısmını, sıkça dillendirdiğini ve ehl-i diyanetinde bu konu hakkında zaman zaman sitayişkârane bahsettiğini müşahede ediyoruz. Kimileri zaten tenkit etme suî gayretiyle yaklaşıyor, kimileri de, “istifade etmek istiyorum, ama ama ama…” diyorlar. Bu satırların muhatabı elbette ikinci gurub; zira birinci guruba Allah istikamet versin!

Bir dönem büyük bir cemaat aynı vartayı sık sık dillendirdi. Öyle dillendiler ki; Nurun Müellifinin asla ve kat’a dediği sadeleştirmeye iştiyakla sahip çıktılar. Binlerce kitap bastılar. Sonuç hüsran…

Peki, insan her başladığı işe, fiile, eyleme çok keyfiyetli mi başlıyor? On beş yaşında daha doğruyu yanlıştan; ancak ayırt edebilen bir insan ilk kez muhatap olacağı bir esere hemen anlamalıyım tavırları ile yaklaşması elbette akla mugayir bir durum olsa gerek.

Bu bir lütuf meselesidir aynı zamanda, bir diğer ifade ile ihtiyaç hissetme. Nurun müellifinin bile, ihtiyaç hissettiğim için bu hizmette istihdam ediliyorum, diye düşünmesi; sizce biraz ihtiyaç hissetmemiz gerektirdiğini ihtar etmiyor mu?

Herkes her mevzuyu tam anlayamaz; zira herkes allâme-i cihan değil. Dolayısıyla anlayanlarla beraber olmak, müzakere etmek ve anlamak için gayret etmek ziyadesi ile önemli. Bahçeye giren bir insan topluluğunun, bahçeden toplayacağı meyveler her birinin kameti miktarınca olacaktır. Merdiven bulan daha çok topladığı gibi biri birinin omuzuna çıkarsa onlardan çok toplayacaklardır.

Kimse ayranım ekşi demiyor! Yazılan birçok kitaba muhatap oluyoruz; lâkin inanın onlar Nur Risaleleri’nin ihtiva ettiği hakikatler kadar, üslûp kadar, belâgat kadar lezzet ve tat vermiyor. Düşünün ki; bir eseri binler kişi, defalarca okuyor ve istifade ve istifaza ettik diye yine binler kişi kal ve halle tekrar ediyor. Bu durum sizi heyecanlandırmıyor mu? Ben de bu eseri okumalıyım kabilinden bir merak uyandırmıyor mu? Bir kişinin yalan olabilir haberine inanan ve o haber uğruna saatlerini harcayan ekran müptelâlarının kulakları çınlasın!

Ben bakıyorum; istifade etmek isteyenler hep aklı önceliyorlar. İnsan saf akıldan müteşekkil bir varlık olmasa gerek; zira ruh ve lâtifeleri var, kalbi var ve sair sırları var insanoğlunun. Demek oluyor ki; insan sadece akıldan ibaret bir varlık değil; dolayısıyla istifade farklı veçhelerden de gelebilir. Nurun tefsiri olduğu Ezeli Kelâmında aklı tek istifade aracı sayan yaklaşımlara bu asırda muhatap olması manidar. Demek oluyor ki; ahir zamanın bir hastalığı ile karşı karşıyayız.

Unutmayalım ki; Nur Risaleleri ikna edici yollarla haşri, adaleti, tevhidi ve nübüvveti ispat ettiği gibi kalbi, ruhu, lâtifeleri ve sırları doyuruyor. Nefsi ve şeytanı da tam susturuyor.

Yorumlar

en çok okunanlar

Attan İnememek!

Yolun buradan sonrasını yürüyerek devam edeceğiz... Yolcu yolunda gerek. Yol bazen düz, bazen yokuş, bazen taşlı... İnsan bir yolcudur; kabirden haşre, oradan ebedi istirahatgahına gidecek garip bir yolcu. Daha önce hiç tanımadığı insanları kalp cüzdanında saklayacak kadar bir acube-i hilkat! Farkında olmasakta zaman şeridinde her an yol alıyoruz. Bazen makamlar elde edip; at sırtında gidiyoruz, bazen makamları kaybedip eşek sırtına razı oluyoruz. Yolcusu kadar yolu da garip olan bu serüvende illede makam diye tutturanlar, asıl kaybedenler; işte onlar oluyor! Tüm zorluklara rağmen hayatın cehd ve gayret ile anlam kazanacağını “ bilen ademoğlu ” her vasıta değiştirdiğinde bitmek bilmeyen bir enerji ile yoluna devam ediyor. Sen yola devam et yol sana öğretir; ne kadarda hakikatli bir söz! Zahiren kadercilik gibi gelse de aslında insanın bu hayat serüveninde her şeyin dizginini elinde tutamayacağını anlatan veciz bir ifade. Bir garip dedi; attan inip ...

Kim Kazanacak!

Dünya hızlı bir maratonun son metrelerinde gibi hareket ediyor. İnsanlık bu hengâmede ya İslamiyet’e koşuyor ya da kıyamete. Son demde yaşananlar; nezafeti öncelemeler, birbirinin halinden anlamalar, yaptığı yanlışlardan dolayı üzgün olduğunu ifade etmeler yaşanılan hadiselerden ders alınıyor oluşunun tezahürü elbette. Öyle herkesin bu hesaplaşmaya gireceğini elbette kimse beklemiyor; zira biz biliyoruz ki, toplumun yüzde sekseni ehli tahkik değil. Değil ama tahkik olmayanların önemli bir zaafı var, onlara vicdanlarından tevarüs eden.  Ehli tahkik olan, olayları doğru ve istikametli analiz edenlerin peşinden gitme gayreti. Bu gayret özellikle bu zamanda umut vadediyor. İstikbalde en yüksek gür seda İslamiyet’in olacak sözü tahakkuk ediyor dersek hiçte yanılmış olmayız. Elbette uzaklarda bir yerlerde birileri menhus ruhunu yaymak için çeşitli planlar çeviriyor ama tuzak kuranların en hayırlısı Rabbi Rahim itikadı içinde olanlar; kâinatı velveleye veren hadisat...

BAŞKASININ GÜNAHINA GÜLENLER…

Kadınlar bizim baş tacımız. Elbette bu âlemde güzellik ve sanatın, hüsün ve cemalin en belirgin misalleridir onlar. Dolayısıyla bizim için -biraz sloganvari olacak ama- dünya kadınlar günü bir gün değil her gündür. Toplumlar kadının kıymetini bildiği ölçüde değer kazanırlar. Zira toplumu inşa eden en sağlam karakter hiç şüphesiz annelerdir. Değer biçme meselesi çok tartışamaya açık bir ifade olduğu için kadına mutlak hürriyeti rüşvet veren ahir zaman sapmış cereyanlarına inat kadının değerinin evinde olduğunu ve yine evinde anlaşılacağını şuraya not düşmek gerekiyor.  Yine de dünya kadınlar gününün şefkat kahramanları cenahını tebrik etmekle beraber; bugünün nasıl çevreler tarafından deruhte edildiğini anlamak için yapılan yürüyüş ve kutlamalara bakmak yeterli olacaktır. Siyasi gerilimin had safhada olduğu bir zamanda böyle kitlesel hareketin zaten tozdan nem kapan bir gurup tarafından alet edileceği, beni şaşırtmadı desem yeridir. Daha evvel yazılarımda da belirttiğim ...