Ana içeriğe atla

Hakikat Dersinde Temsil Metodu


Misaller bir hakikati akla yaklaştırmak için tatbik edilen etkili ve ikna edici ve tesirli bir öğretme tekniğidir. Muhatabı anlatılan seviyeye ulaştırmak için hakikate isnad edilen bir merdivendir. Bazen süslü, bazen ibretli ve her zaman hakikat barındırın sağlam bir merdiven.

Ezeli Kelamın sahibi, abdine bu yolla tenezzül etmiş ve “Sahibin Kelamına” ayna olan Nur Risaleleri de bu tarikle yaklaşmıştır, abd olmak için gayret gösterenlere.

Kul cüzi iradesini kullandıktan sonra kalbine ilka edilen bir nur değil midir iman! Abd ve mümin olabilmek için bir liyakat gerekir ve bir kesb lazımdır. Bu hak da ancak çalışma ve gayret ile verilecektir. İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır. Bu çalışma ve gayrete misal merdivenlerinde atılan adımlarda dahildir.

Bizim hakikati idrak etme gayretimizin bir neticesi olarak Rabbi Rahim misallerle bizlere tenezzül etmiştir. İdrakimizi kolaylaştırmış ve Ezeli Kelamına bir sühulet vermiştir. Hz. Musa Aleyhisselamın bu senin kelamın mı; diye hayretler içerisinde kalarak sorduğu sualine mukabil,  Ezeli Kelamın şehadet aleminde bize teslim edilen tenezzülünde bir ünsiyet vardır. Aksi takdirde bu ne anlaşılmaz bir şey diyerek başlamadan terk etmek için nefse bir kapı olurdu.

Uzak hakikatleri görmek için temsil dürbünü lazımdır, yüksek hakikatlere ulaşmak için temsil merdiveni  lazımdır, dağınık hakikatlerin bir araya gelebilmesi ve anlaşılabilmesi için temsil adında bir araya getirici bir sır lazımdır. Bahsi geçen tarz Ezeli Kelamın manevi bir tefsiri olan Nur Risalelerinde tatbik edilmiştir.

Tevhid sekizinci sözde anlatılan temsille akla yaklaştırılmıştır. Namaza dördüncü söz, dokuzuncu söz, yirmi birinci sözün birinci makamı pek harika bir merdiven olmuştur. Tabiat Risalesinde en dağınık meseleler toplattırılmış küfrün beli kırılmış, tabiat fikri parça parça edilmiştir. Daha ne temsiller ve hakikat izahları…

Hakikatler çocukların bile anlayabileceği bir tarzla izah edilirken koca koca adamların idrak seviyeleri es geçilmemiştir. Elhasıl, hakikat bahçesine samimiyetle ayak basan her seviyeden insan istifadesiz bırakılmamıştır.


Yorumlar

en çok okunanlar

Hatırlatmakta fayda var!

Mekânın, zamanın, boğazına kadar meşguliyetin, yetersizliğin, cehaletin vesair, bir çok sebebin neticesi; muhatap olduğumuz kardeşimize, abimize, bir tanıdığımıza meramımızı anlatamadan tartışmak, sinirlenmek, bağırıp çağırmak ve küsüp terk etmek oluyor. Bir mevzuyu izah etmek ve muhatabımızı ikna etmekten ziyade; üstün gelmek, mukalemede galip olmak arzusu bize hükmettiği için söylediklerimizi de tesirsizleştiriyor ve söyleyeceklerimizi de ya unutturuyor ya da daha sert üslûp cesedleri giydirerek işin içinden çıkılmaz bir hal aldırıyor. Oysa ne güzel söylemiş Asrın Bedisi; “Eğer bir meselenin münâzarasında kendi sözünün haklı çıktığına taraftar olup ve kendi haklı çıktığına sevinse ve hasmının haksız ve yanlış olduğuna memnun olsa, insafsızdır.” Hem zarar eder. Çünkü haklı çıktığı vakit, o münazarada bilmediği birşeyi öğrenmiyor. Belki gurur ihtimaliyle zarar edebilir. Eğer hak hasmının elinde çıksa, zararsız, bilmediği bir meseleyi öğrenip menfaattar olur, nefsin gururundan kurtulu...

Kuran Bir Bütündür

Ehli ilmin reçetesi ve bir tefsir mukaddemesi namında ki İslamiyet elmas kılıncına saykal vurmak için kaleme alınan Muhakemat adlı muhteşem eser üç bölümden müteşekkildir. Birinci bölümde; hakikatler nazarlara verilip adeta temeller ve kökler sağlamlaştırılırken, ikinci bölümde belagatin ince ve dakik ayrıntıları izah edilir. Üçüncü bölümde ise Kuran’ın ana esasları olan tevhit, peygamberlik, öldükten sonra tekrar yaratılma ve adalet mevzuları delilleri ile ispat edilirken derya içinde olduğunun farkında olmayanlara nispet edercesine uzak diyarlarda ki Japonların İslamiyet hakkında ki suallerine cevaplar sard edilir. Maksada ulaşmak adına giriş cümleleri mahiyetinde ki mukaddemelerden yardım istemek araştırmacı ve tahkik ehlinin adeta şiarıdır. İslam hakikatlerinin ne kadar yüksek olduğu malumunuz olması hasebiyle elbette o yüksek hakikatlere merdivenimizi dayayıp mukaddeme basamaklarından yukarı doğru tırmanmalıyız. Müzakere ettiğimiz Muhakemat eseri de bu yolu tercih etmişti...

Bir Başka Zübeyir

Zübeyir en sevdiğim isimlerden birisi... Bu adı her zikrettiğimde acibdir; yıldızları hatırlarım. Dolayısıyla yıldız mânâsına geldiğine inanırım, saklı kapılarımda. “Aziz, sıddık, fedakâr, metin, sarsılmaz...” ve birçok sıfat yakıştırırım sonuna. Evet, Zübeyir fedakârdır, Zübeyir metindir, Zübeyir dikkatlidir vesair... Ziver, bir gün aradığını bulmak ümidi ile çalar kapısını Bediüzaman’ın. Ağlamaklıdır gözleri, dilinden zor dökülür kelimeler zaten. Adını sorar Bediüzzaman, üç defa “Zübeyir hoş geldin” cevabını vereceğini ve yine üç defa “Ziver efendim” cevabını alacağını bile bile. Ziver anlamıştır artık, “kâinata değişilmeyecek biri” olmanın adı; Zübeyir’dir. Hz. Zübeyir... Çok şey anlatır bu isim, çok hüzün vardır içinde. İlk olmanın, fedakâr ve dâvâsına en ziyade sâdık kalmanın ağır yüküdür. Resulullah’a (asm) sadâkatin ilk kılıcıdır. Cennetle müjdelenmek nasıl bir huzur, kim bilebilir ki! Zübeyir, Hz. Zübeyir olmayı düşünmüş müdür bunca fitnenin, günahın arasında acaba? Fenâfil...