
Vazife ikidir. Birincisi abdindir diğeri ise Mabudun. Vazifelerin karıştırılması, her zaman abdin tarafında olur ve hep ama hep abde zararı dokunur. Siz hiç merak etmeyiniz; Hakimi -Ezeli-Kelamın hakikatlerini tevcih etme hizmetini muhakkak yaptıracaktır. İslamiyete layık doğruluk neşvü nema bulacak ve İstikbal doğru İslamiyetin olacaktır. Siz yeter ki aranızda ki uhuvveti, muhabbeti, şefkati, tesanüdü, istikameti vesairi ziyadeleştirin. Elinize aldığınız kürek ve kazmalarla biribirinizin kuyusunu kazmaktan vazgeçip inşa edeceğiniz medeniyetin harcı hükmünde bahsi geçen hakikatleri karınız, biribirinizin güzel haslet ve huylarını seyredecek nurani menfezler açınız.
Bizler maddeten gayet az, zayıf, fakir, kimsesiz olabiliriz ama manen herbirimiz ordular
kuvvetindeyiz. Koca koca küreleri harekete geçirecek sırrı mabeynimizde taşıyoruz yada tabiri diğerle taşımak mecburiyetindeyiz. Kaleyi meydana getiren taşlar misali el ele vermeli ve semavi ülkelere beraber yükselmeliyiz. Bazen olur ki; en yavaşımıza göre yürümeliyiz.
Omuzlarımıza basan ayaklardan hoşnutsuz değiliz. İlanihaye layık olmayan ayaklar, Sahibi
Hakiki tarafından alaşağı edilir. Tereddüte mahal yok.
Ben sevap kazanayım, güzel bir hakikati imaniyeyi muhtaç bir mümine bildirmek gibi
masumane ve zararsız bir menfaati bile istemeyen bir kardeşimize yaptırmak hoşumuza
gidiyor. Zira o arkadaş kendini saklayabilir. Aramızda bu hizmete en layık o olabilir.
Veyahut bahsi geçen adam ateşlenmeye ihtiyacı olan bir kardeşimiz de olabilir. Birazcık bir kıvılcım binlerin Nurun hakikatlerine muahatabiyetine vesile olabilir. Bazen olur ki; bir adamın irşadı binler adamın irşadı kadar Rabbi Rahimi memnun eder. Hasılı, yolda yürürken yolun kıymetli taşlarla bezendiğini bilmek taşların büyüklüğüne göre muamelesini ortadan kaldırıyor.
Yorumlar
Yorum Gönder