Sözler etkisiz kalmıştır
ardımızdan, sonu hep üzüntü, hüsrân ve adımız olmuş öfke, bilememişiz...
Öfke âlem-i beşeriyet arasına
nifâk ve şikak tohumlarının ekilmesine, itilâfların, tefrikaların tezayüd
etmesine, uhuvvet ve muhabbetin bozulmasına sebep olan çok müthiş bir zehirdir.
Öfkelenen insanın öfkelenme esnasında aklî dengesi -o hâletten kurtulana kadar- bozulur ve kısmi bir meczupluk oluşur. En nihayetinde bu durum kişinin öncelikle kendisine sonra da çevresine çok büyük zararlar verecektir. Öfkelenmek bir yana bir de öfkelendirmek gibi bir tehlike de var. Öfkelendirmeye sebep olmak da bir vebâldir. Nihayet ortada müthiş bir öfke alevi tutuşur. Tutabilene aşk olsun.
Öfkelenen insanın öfkelenme esnasında aklî dengesi -o hâletten kurtulana kadar- bozulur ve kısmi bir meczupluk oluşur. En nihayetinde bu durum kişinin öncelikle kendisine sonra da çevresine çok büyük zararlar verecektir. Öfkelenmek bir yana bir de öfkelendirmek gibi bir tehlike de var. Öfkelendirmeye sebep olmak da bir vebâldir. Nihayet ortada müthiş bir öfke alevi tutuşur. Tutabilene aşk olsun.
Öfke kontrolsüz davranmaktır. Ne
yaptığını bilmez, divâne misali bir hâlettir. Kişi o durumdayken kendini
kontrol edemez. Çok ciddi hasarete sebebiyet verebilir. 'Öfkeyle kalkan;
zararla oturur.' darb-ı meseli tam da bu noktaya parmak bastığını söylemekte
bir beis olmasa gerek.
Öfkenin insana zarardan başka
verecebileceği başka bir şey yoktur.
Öfke hem bedensel hem de ruhsal
sağlık sorunlarına da davetiye çıkarır.
Hipertansiyon, kalp rahatslızlıkları,
şeker hastalığı, depresyon, sinir bozuklukları ve dahası...
"Kuvve-i şeheviye ve gadabiye
ise, şeytan desiselerine hem kâbile, hem nâkile iki cihaz hükmündedirler."
(1)
Yani bu iki kuvve yani behimî ve
gadâbi (öfke) hisler şeytana bir nevi kapıcıdır. Bu iki his âlem-i beşeriyette
şeytan ve şerirleri lehine birer kozdur. Kişi bu kuvveleri doğru şekilde
kullanmazsa vâhim neticelere sebebiyet verirler el'iyüzübillâh ...
"...kuvve-i gazabiye, hadd-i
istikamet olan şecaati takib etmezse; ifratla çok zararlı ve zulümlü tehevvüre
ve tecebbüre ve tefritle çok zilletli ve elemli cebanet ve korkaklığa düşer..
istikameti kaybetmesinin, hatasının cezası olarak daimî, vicdanî bir azabı
çeker." (2) diyen Bediüzzaman (RA), kuvve-i gazabiyenin ifrâdi ve tefridî
hâletlere inkılab etmesinin vahim neticeleri güzel bir şekilde izah eder.
Peki öfkemizi nasıl kontrol
edebiliriz?
Bu sorumuzun cevabını gelin hâdislerden
iktibaslarla anlamaya çalışalım inşaallah...
Ebu Vail radıyallahu anh anlatıyor: “Urve İbnu
Muhammed es-Sa’di’nin yanına girdik. Bir zat kendisine konuştu ve Urve’yi
kızdırdı. Urve kalkıp abdest aldı ve: “Babam, dedem Atiyye radıyallahu anh’tan
anlattı ki, o, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın şöyle söylediğini
nakletmiştir:
“Öfke
şeytandandır, şeytan da ateşten yaratılmıştır, ateş ise su ile
söndürülmektedir; öyleyse biriniz öfkelenince hemen kalkıp abdest alsın.”
Ebu Zerr el-Gıfari radıyallahu
anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bize buyurmuştu ki: ”Biriniz
ayakta iken öfkelenirse hemen otursun. Öfkesi geçerse ne ala geçmezse
yatsın.”
Bu iki hâdis-i şeriflerde
öfkemizi nasıl kontrol alabileceğimizin güzel bir reçetesi sunulmaktadır. İlk
hadis-i şerifte öfkenin inşaallah abdest alınarak giderilebileceğini, ikinci
hadis-i şerifte de öfkenin ne şekilde olduğunu göz önüne alarak ayakta ise
oturması eğer öfkesinin dinmemesi durumunda yatması gerektiği söylenilmektedir.
Ayrıca bu duygunun bizim
kendimizden atamayacağımız bizde dercedilmiş bir hâsse olduğunu unutmayalım.
Durum böyleyken bu duygumuzu yok edemeyiz; lakin bu duygumuza yön verebiliriz.
Nasihlerin öfkelenme tavsiyeleri pek dikiş tutmaz; zira öfke bir patlamadır ve
bir yerlere akması gerekir. Dolayısıyla öfkemizi zalimin zulmünü, kafirin
küfrüne karşı kullanırsak istenilmeyen zararlardan muhafaza olabiliriz.
Aziz dostlar, reçete belli; lakin
samimi söylemek gerekirse hakikaten kişi rahatken sakin, sağlıklı bir zihin
yapısındayken öfkenin ne denli zararlı olduğunu çok iyi bilmemektedir. Öfkenin
hâkim olduğu bir hâdise ile karşı karşıya kaldığımızda durum hiç sandığımız
gibi olmuyor. İşte bu durumlarda yapılması gerekenler hadis-i şeriflerde
söylendi. Bunun dışında da nâcizâne tavsiyem Cenâb-ı Erhâmürrâhim'ine öfke
anında bize sâbır vermesini ve o an bizim öfkemizi yutmamız için bol bol dua
etmemizdir.
Yazımızı bir müjdeli hâdis-i
şerifle bitirelim;
Sehl İbnu Mu’az İbni Enes
el-Cüheni, babası radıyallahu anh’tan naklediyor: “Resûlullah aleyhissalâtu
vesselâm buyurdular ki: “Öfkesinin gereğini yerine getirebilecek güçte olduğu
halde öfkesini tutan kimseyi, Allah Teâla Hazretleri, Kıyamet günü, mahlukatın
başları üstüne davet eder; tâ ki, (onlardan önce) dilediği huriyi kendine
seçsin.”
Öfkeden uzak, sürur ve sekînet hep
sizlerle olsun aziz dostlar...
Selamette kalın
1.) Lem'âlar
2.) Şuâlar
YAZAR: SİNAN ÖZDEN
YAZAR: SİNAN ÖZDEN
Yorumlar
Yorum Gönder