“Eğer duanız olmasa Rabbimin katında ne ehemmiyetiniz var” buyuruyor,
Rabbi Rahimimiz. Ardından “bana dua edin size cevap vereyim” derhatır ediyor
yüreğimiz, Ezeli Kelamın sayfaları arasında ki seyahatinde.
Dua eden insan anlar ki; beni işiten bir Zat var!
Dolayısıyla bahsi geçen insan o Zatın onu işittiğini bilir,
gördüğünü bilir, beslediğini bilir, sevdiğini bilir, her ihtiyacı ile tek tek
ilgilendiğini bilir, hacatını tek tek tedarik ettiğini bilir, açlığında karın
midesini doyurduğunu bilir, karın midesini doyurduğunu bildiği gibi akıl, kalp,
ruh, hayal, hafıza vesair midelerini doyurduğunu da bilir ve hakeza…
Sabık ifadelerde ki bilmekten maksat; insan Rabbi Rahimin
isimlerinden, fiillerinden, sıfatlarından geçen bir yolculuğa namzet olduğu
gibi en nihayetinde Rabbi Rahimin zatına vasıl olur.
Dua mühimdir mühim olmasına da, zorda kalmışların ve muztar
olanların duası daha bir mühim ve tesirlidir.
Yunusvari gece vakti, denize atılmış fakir ve kalbi kırılmış
bir biçare; tahta parçası üzerinde, kocaman dalgaların arasında ettiği duanın
neticesinde sahili selamete çıkar.
Dua bir yolculuktur adeta. Kör, sağır sebeplerden hakiki
tesir edene ulaşan nihayetinde tatlı esintiler ve lahuti kokular bırakan yorucu
bir yolculuk.
Yolculuğa namzet olan nihayet bir bilmek daha bulur ki;
belki hepsini, bütün bilmekleri tazammun eden yolculuğun masrafına kat kat
yetecek ve değecek olan nadide bir parça; o da duaya, duama, duamıza cevap
veren Zat bütün mahlukatın hakimidir. Öyle ise bütün mahlukatın dahi halıkıdır
yani yaratıcısıdır.
Yorumlar
Yorum Gönder