Ruhi inkılabat içerisinde
çalkalanan Bediüzzaman, Rabbi Rahime ulaşan birçok tarikın/yolun var olduğundan
hareketle; bizatihi kendisine üstad ararken tariklerin menbaı, yolların kaynağı
olan Ezeli Kalama müteveccih olur. Nihayet yalnız onu; yani Ezeli Kelamı üstad
olarak kabul eder. Neticede Velayeti Kübraya mazhar olarak; yalnız kalp ile
veyahut yalnız akıl ile gidenlerin aksine ikisinin imtizaç ettiği bir yol bulur;
bizzat kendisine ve dolayısı ile nurun müntesiblerine.
Muhataplarına mesleğinin/mizin
tarikat olmadığını; yalnız hakikat olduğunu defaatle ikaz ve ikrar eder.
Tarikat dersi vermediği halde, şeyh olmadığı halde; “tarikatçilikle” suçlanması,
bahsi geçen tekrar ve ikazatı Nurun sayfaları arasında sık sık okumamızın
vesilesidir aynı zamanda.
İmanın tehlikede olduğu anlayan
feraseti hayatını iman hizmeti üzerine vakfına yol açar. Bereketli, istifadeli
ve bol feyizli vakfediştir bu! İmamı Rabbani (ra.), Şeyh Abdulkadir Geylani
(ra.) ve Şah Nakşibendi (ra.) bu asırda yaşasaydılar tahminimiz o ki; bizzat
Üstad Bediüzzaman gibi mesailerini imanın hakikatlerine sarf edeceklerdi.
Maddi ve manevi alemin hakiki
sahibi olan Zatı Hikmet, bu asrı ahirde maddi alemdeki sürate mukabil manevi
terakkiyatı da hızlandıracağı akıldan uzak olmasa gerek. Eski zamanda aylarca
süren bir yolculuğun nihayetinde ancak ulaşılan yerlere artık saatler sonra
ceseden ulaşmanın yanında, saniyeler içerisinde ses ve naklen ulaşılıyor.
Buradan hareketle eski zamanda uzun ve meşakkatli bir medrese eğitiminin
ardından vasıl olunan hakikatlere; şimdi Nur Risaleleri ile haftalar içerisinde
istidat ve kabiliyet nispetinde ulaşılıyor müjdesi, elbette kalbimizi
titretmeli ve gözlerimizi sürur ile ıslatmalıdır.
Hakikat yolunun tarikat yoluna
nispeten kısa ve herkese açık oluşu kasavetli havanın ardından yağan rahmet ve
çekilen onca sancıların ardından doğan bebek misali; Rabbi Rahimin asrı ahir
tazyikatının içerisinde özelde biz müminlere ve genelde tüm insanlığa bir
armağan, hediye ve nimet olarak ikramından başka bir şey değildir.
İkaz etmek gerekirse! Üstad,
hakikat mesleğinin tanımını yaparken Cadde-i Kübra’i Kuran’iye dolayısıyla
müminler cemaatine dahil olduğunu ifade etmektedir. Bu hakikat hususan Nur
Risalelerine ilk kez muhatap olanların aklından çıkarmaması gereken önemli bir
meseledir.
Hülasa, hakikat mesleğine yani
imanı kurtarmak yolunda kendini vazifeli bilen her bir şakirdin hedefi ve
programı başta kendi imanını kurtarmaya çalışmakla beraber müminlerin imanının
kurtarılmasına say ve gayret etmesidir.
Yorumlar
Yorum Gönder